2025’te ESG Risk Yönetimi: Şirketlerin Gerçek Sorumluluk Testi

2025 yılında Çevresel, Sosyal ve Yönetişim (ESG) risk yönetimi artık yalnızca bir şirket onay kutusu değil – sürdürülebilirlik, etik ve uzun vadeli dayanıklılık için iş yapma biçiminin merkezinde yer alıyor. WINSS’te yayımladığımız önceki makalelerde de vurguladığımız gibi, ESG iş stratejisinin kenarından merkezine taşındı. Bu değişimi, artan düzenlemeler, yatırımcılar ve topluluklardan gelen baskılar ve hızlı teknolojik yenilikler tetikledi.

Ancak bu ivmeye rağmen, büyük engeller devam ediyor. Standartlardaki tutarsızlıklar, belirsiz ölçüm kriterleri, siyasi değişkenlikler ve özellikle küçük şirketler için erişim engelleri hâlâ somut ilerlemeyi yavaşlatıyor.

Bu makalede, ESG risk yönetiminin bugün geldiği noktaya daha yakından bakıyoruz: belirleyici trendler, ilerlemeyi engelleyen zorluklar ve küresel değişim dinamikleri.

ESG Risk Yönetiminde Yükselen Trendler

Düzenleyici İvme

2020’den bu yana ESG düzenlemeleri hızla gelişti. Avrupa Birliği, sürdürülebilirlik raporlamasını zorunlu hale getiren Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi (CSRD) ve sürdürülebilir ekonomik faaliyetleri tanımlayan AB Taksonomi Yönetmeliği ile sürece öncülük ediyor. Bu politikaları Sürdürülebilir Finans Açıklama Yönetmeliği (SFDR) tamamlıyor. 2025 itibarıyla Avrupa Menkul Kıymetler ve Piyasalar Kurumu (ESMA), ESG derecelendirme sağlayıcılarını doğrudan denetlemeye başladı.

ESMA, puanlama yöntemlerinin şeffaflığını sağlamak ve teknik kriterleri standartlaştırmakla görevli. Ancak bölgesel farklılıklar ve sektörel kısıtlar nedeniyle uygulama hâlâ zorluklar içeriyor. Örneğin, iklim anlaşmalarına dair süregelen anlaşmazlıklar düzenleyicileri ikiye bölmeye devam ediyor.

Özelleştirme ve Veri Kontrolü

Karma ESG puanlarına olan bağımlılık azalıyor. Kurumlar, sektörlere özgü riskleri ve bölgesel öncelikleri daha iyi yansıtan ham verileri tercih ediyor. Bulut tabanlı API’lerle gerçek zamanlı veri entegrasyonu, şirketlerin kendi “önemlilik” tanımlarına uygun çözümler geliştirmesini sağlıyor.

Veri egemenliği de jeopolitik bir mesele hâline geldi. Avrupa Birliği, Avrupa ESG Veri Ortaklığı gibi girişimlere rağmen hâlâ ABD ve İngiltere merkezli ESG sağlayıcılara bağımlı. Bu da küresel oyuncuların hakimiyetinin kolay kırılmadığını gösteriyor.

Yeni Risk Boyutlarının Entegrasyonu

2025’te ESG metrikleri çeşitlendi. Biyoçeşitlilik kaybı, tedarik zinciri emisyonları (Scope 3) ve ruh sağlığı gibi konular ön plana çıktı. Doğaya Dayalı Finansal Açıklamalar Görev Gücü (TNFD) gibi çerçeveler, şirketleri iklim ve sosyal risklerin yanında ekosistem tehditlerini de dikkate almaya teşvik ediyor.

Ayrıca yapay zekâ etiği ESG gündemine girdi. Yaklaşan AB Yapay Zekâ Yasası, teknolojik sistemleri toplumsal değerlerle uyumlu hâle getirmeyi amaçlıyor. Bu da teknolojinin yönetişimle kesiştiği yeni bir alan yaratıyor.

Süregelen Sorunlar ve Yapısal Boşluklar

Puanlama Farklılıkları ve Yöntemsel Tutarsızlıklar

Tüm düzenleyici çabalara rağmen ESG puanlamaları hâlâ parçalı. MSCI, Sustainalytics ve ISS ESG gibi başlıca sağlayıcılar arasında korelasyon 0.42–0.47 aralığında seyrediyor. Bu fark, veri kaynakları, ağırlıklandırma yöntemleri ve puanlama varsayımlarındaki değişkenlikten kaynaklanıyor.

Aynı şirket, bir sağlayıcıdan çevresel başarı için övgü alırken, başka bir sağlayıcı tarafından yönetişim zayıflığı nedeniyle cezalandırılabiliyor. Bu da yatırımcıları yanıltıyor ve piyasa sinyallerini çarpıtıyor.

Yeşil Görünüm Tuzağı (Greenwashing)

Şirketler, ESG raporlamasını sorumluluk algısını abartmak için stratejik olarak kullanabiliyor. Karbon nötrlüğü gibi olumlu metrikler öne çıkarılırken, işçi hakları veya yönetişimdeki eksikler göz ardı ediliyor. Bu “greenwashing” uygulamaları, yatırımcıları yanıltıyor ve ESG’nin hesap verebilirlik aracı olarak işlevini zayıflatıyor.

KOBİ’ler İçin Erişim Engelleri

Küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ’ler), ESG raporlamasında yüksek uyum maliyetleri ve uzmanlık eksikliği nedeniyle dezavantajlı. CSRD, küçük firmalar için uyarlanmış düzenlemeler sunsa da, birçok KOBİ veri derinliği ve raporlama sıklığına uyum sağlamakta zorlanıyor.

Gönüllü KOBİ ESG Çerçevesi (VSME) gibi girişimler bu süreci basitleştirmeye çalışsa da, yapılandırılmış geri bildirim ve uygun fiyatlı derecelendirme hizmetlerine erişim hâlâ sınırlı.

ESG’de Temel Risk Kategorileri

İlgili BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (SDG)

HedefHedef KoduAçıklama
SDG 1: Yoksulluğa Son1.42030’a kadar, ekonomik kaynaklara ve temel hizmetlere erişim ile mülkiyet ve kontrol hakkını güvence altına almak.
SDG 1: Yoksulluğa Son1.5Yoksulların iklimle ilişkili felaketlere ve sosyo-ekonomik şoklara karşı dayanıklılığını artırmak.
SDG 1: Yoksulluğa Son1.aYoksulluğu tüm boyutlarıyla ortadan kaldırmak için kaynakları harekete geçirmek.
SDG 1: Yoksulluğa Son1.bUlusal, bölgesel ve uluslararası düzeyde sağlam politika çerçeveleri oluşturmak.

Bu hedefler, özellikle topluluk etkisi, iklim değişikliğine karşı dayanıklılık ve kaynaklara adil erişim gibi ESG’nin çevresel ve sosyal boyutlarıyla doğrudan ilişkilidir.

ESG Risk Yönetimi Alanları

  • Çevresel Riskler: Emisyon cezaları, iklim olaylarına bağlı fiziksel zararlar ve sürdürülemez uygulamalardan doğan itibar kaybı.
  • Sosyal Riskler: İşçi hakları ihlalleri, tedarik zincirinde insan hakları sorunları, çeşitlilik eksikliği ve zayıf topluluk etkileşimi.
  • Yönetişim Riskleri: Yönetim kurulu hesap verebilirliği, veri ihlalleri, yolsuzluk ve yönetici maaş eşitsizlikleri.

Swiss Re’nin son açıklamalarına göre, ESG tarama süreçleri giderek sıkılaşıyor. Sadece 2024’te 125.000’den fazla işlem ESG açısından incelendi ve 4.834 şirket yakından izleme altına alındı. Bu rakamlar ESG riskinin operasyonel ciddiyetini gösteriyor.

2025’ten Örnek ESG Uygulamaları

Çevresel Risk Yönetimi

  • Kering’in Su Pozitif Stratejisi: Fransız lüks grubu Kering, moda sektörünün su kaynaklarına etkisini azaltmak için su pozitif bir strateji açıkladı. Yenileyici tarım uygulamaları, 2035’e kadar 10 tatlı su havzasında direnç laboratuvarları ve tedarikçiler için verimlilik programları içeriyor. Amaç: 2050’ye kadar su pozitif olmak.
  • FAIRR’ın İklim Risk Aracı: FAIRR, et ve süt üreticilerine yönelik iklim senaryolarını modelleyen bir araç geliştirdi. Bu araç, metan emisyonları, yem fiyatlarındaki oynaklık ve bitkisel ürün talebi gibi faktörlere göre yatırımcıları bilgilendiriyor.

Yönetişim ve Uyum

  • CDOP ve SBTi ile Karbon Piyasalarının Yeniden Tanımı: 2025’te CDOP ve SBTi’nin yeni standardı, gönüllü karbon piyasalarını yeniden şekillendiriyor. CDOP, Paris Anlaşması ile uyumlu veri şeffaflığı sağlarken, SBTi 2.0 sürümü daha katı emisyon ve kredi kullanım kuralları getiriyor.
  • SEBI’nin ESG Puanlama Geri Çekme Kriterleri: Hindistan Menkul Kıymetler Kurulu (SEBI), ESG puanlarının geri çekilmesine izin veren yeni kurallar yayınladı. Amaç: Hindistan pazarında puanlama sisteminin güvenilirliğini artırmak.

Sosyal ve Beşeri Sermaye Yönetimi

  • WTW Anketi: Küresel yönetici anketine göre sağlık ve güvenlik, %80 ile en kritik risk olarak görülüyor. Ruh sağlığı ve genel refah da fiziksel sağlık kadar önem taşıyor.

Reform ve İyileştirme Yolları

CSRD ve ESRS ile Standardizasyon

CSRD ve Avrupa Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları (ESRS), ESG raporlamasına ortak bir yapı kazandırıyor. Özellikle iklim riski, kaynak kullanımı ve sosyal performans metriklerinde veri tutarlılığı sağlanıyor.

Çok uluslu firmalar için uygulama zorlukları devam etse de, erken geri bildirimler ESG puanlama modellerinde veri kalitesinin arttığını gösteriyor.

Denetim ve Şeffaflık

2025 itibarıyla ESMA, ESG sağlayıcılarının veri kaynaklarını ve metodolojilerini açıklamasını zorunlu kılıyor. Bazı büyük firmalar puanlama detaylarını paylaşsa da, tam şeffaflık henüz sağlanamadı.

Ayrıca paydaş etkileşimi gelişiyor. ESG ajansları, şirketlerin verileri güncellemesine olanak tanıyan geri bildirim mekanizmaları kurdu. Ancak KOBİ’ler bu süreçlere çoğu zaman dahil olamıyor.

Örneğin, ABD Çevre Koruma Ajansı’nın çevresel ırkçılıkla ilgili programları sonlandırması, ESG yönetişiminde yeni endişelere yol açtı.

ESG Veri ve Teknolojide Yenilik

Yapay zekâ, uydu görüntüleme ve büyük veri analizleriyle ESG değerlendirmeleri gelişiyor. ISS ESG yapay zekâyı sistemine entegre ederken, MSCI anlık ESG izleme servisleri başlattı.

Ancak özel yapay zekâ algoritmaları, puanlama süreçlerinde şeffaflık sorunlarını artırıyor.

Gelecek Perspektifi

2026 ve sonrası için ESG risk yönetimi şu eksenlerde şekillenecek:

  • Terminoloji uyumu: AB’nin “Green Claims Directive” direktifi, “yeşil”, “etki” ve “ESG” gibi terimlerin kullanımını netleştirmeyi hedefliyor.
  • Zincirleme denetimler: Yaklaşan Kurumsal Sürdürülebilirlik Durum Tespiti Direktifi (CSDDD), tedarik zincirlerinde ESG risk analizlerini zorunlu kılıyor.
  • Yerelleştirilmiş puanlama modelleri: Tarım, sanayi ve enerji gibi sektörlere özel modeller yaygınlaşacak. Ancak küresel modelleri kısa vadede yerinden etmeleri beklenmiyor.

KOBİ’leri Unutma

2025'te ESG Risk Yönetimi

2025’te ESG risk yönetimi büyük fırsatlar ve engellerle iç içe. CSRD ve ESMA gibi düzenleyici çerçeveler şeffaflığı artırırken, süregelen tutarsızlıklar ve erişim engelleri ESG değerlendirmelerinin güvenilirliğini düşürüyor.

İlerleme, sadece denetimle değil; KOBİ’lere kapasite kazandırma, küresel ve yerel standartların uyumu ve veri altyapısında yenilikle mümkün olacak. ESG risk yönetimi, yalnızca kontrol listelerini değil, ölçülebilir ve sistemik hesap verebilirliği esas aldığında amacına ulaşacak.

Çevre bilimi ve gazetecilik alanında bir geçmişim var. WINSS için iklim değişikliği, döngüsel ekonomi ve yeşil inovasyonlar hakkında makaleler yazıyorum. Yazı yazmadığım zamanlarda Kara Orman’da yürüyüş yapmaktan ve bitki bazlı tarifler denemekten keyif alıyorum.